“BP Enerji Görünümü 2020” Raporu dünya lansmanı gerçekleştirildi
bp’nin geleceğin enerji trendlerine ışık tuttuğu “Enerji Görünümü” Raporu’nun 2020 baskısı yayınlandı. Londra’da düzenlenen ve internet üzerinden canlı takip edilen konferansta üç senaryo dahilinde öngörülere yer verildi. Rapora göre, önümüzdeki 30 sene içinde enerji talebi artış gösterecek. Bu artış içinde petrole olan talep azalırken, yenilenebilir enerjinin yükselişe geçmesi bekleniyor.
bp’nin geleceğin enerji trendlerine ışık tuttuğu “Enerji Görünümü” Raporu’nun 2020 yılı lansmanı gerçekleşti. bp’nin kaynak üretimine odaklanmış uluslararası bir petrol şirketinden müşterilere yönelik çözüm sunmaya odaklanmış entegre enerji şirketine geçişinin daha detaylı aktarıldığı bp haftası kapsamında açıklanana raporda, geleceğin enerji trendleri ile ilgili beklentiler üç senaryo üzerinden paylaşıldı.
bp Enerji Görünümü 2020 Raporu küresel enerji dönüşümünde olası yolları, küresel enerji pazarlarının önümüzdeki 30 sene içinde nasıl gelişebileceğini ve onları şekillendirebilecek temel belirsizlikleri ele alıyor. Raporun lansmanında, önümüzdeki 30 yılda enerji sektörüne ilişkin olarak, küresel enerji piyasalarını etkileyebilecek öngörülere de yer verildi. Rapora göre, dünya daha düşük karbon tüketimine doğru ilerlerken, küresel enerji sistemleri; yakıtlar arasındaki artan rekabet ve müşterilerin ihtiyaçları doğrultusunda çeşitlenerek dönüşüyor. Elektrikleşme arttıkça, enerji tüketimi de fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye doğru yön değiştiriyor. Karbon fiyatlarındaki artış gibi belirleyici politik önlemlerinse, enerji kullanımı kaynaklı emisyonları kalıcı olarak azaltması bekleniyor.
bp CEO’su Bernard Looney konuyla ilgili olarak, “bp Enerji Görünümü Raporu değişen enerji resmini daha iyi anlamamız ve yeni stratejimizi geliştirmemize yardımcı olması açısından paha biçilemez. Bu yılın Enerji Görünümü raporu, daha öncekilerden 10 yıl ötesine giderek, sıfır emisyon şirketi olma amacımıza ulaşmayı hedeflediğimiz 2050 yılına uzanıyor. Pandemi, küresel karbon emisyonlarını çarpıcı biçimde azaltmış olsa da; dünya sürdürülebilir olmayan bir yolda devam ediyor. Ancak, belirleyici politik önlemler ve hem firmaların hem de tüketicilerin daha çok düşük karbon seçimleriyle; enerji dönüşümü hala gerçekleştirilebilir. Bundan dolayı da gelecek konusunda iyimser kalmaya devam ediyorum” dedi.
Gerçekleştirilen lansmanda bu yılın bp Enerji Görünümü raporunu sunan bp Grup Baş Ekonomisti Spencer Dale, “Enerji Görünümü Raporu’nun rolü, enerji sistemlerinin zaman içinde nasıl değişeceğini tahmin etmek değil. Onun yerine Enerji Görünümü Raporu, bu farklı senaryoları; daha düşük karbonlu bir dünyaya doğru enerji sistemlerindeki dönüşümlerin karşısındaki belirsizliği daha iyi anlamamızı sağlamak için kullanıyor. Bu belirsizliği daha iyi anlamamız, karşılaşabileceğimiz sonuçlara yönelik sağlam ve dirençli bir strateji tasarlamamız açısından önemli bir girdi” dedi.
Enerji talebi artıyor; petrol talebi azalırken yenilenebilir enerji yükselişe geçiyor
bp Enerji Görünümü Raporu’nda, önümüzdeki otuz yılın olası çıktılarını keşfetmeye yardımcı olmak tasarlanan Hızlı (Rapid), Sıfır Emisyon (Net Zero) ve Mevcut Durum (Business-as-usual) olarak üç senaryo üzerinde duruluyor. Bu senaryolar, tahmin olmaktan ziyade; politikalar ve toplumsal tercihlerle alakalı alternatif varsayımlara dayanıyor.
Üç senaryoda da gelişen ekonomilerde, artan refah ve yaşam standartları nedeniyle enerji talebi artıyor. Rapid ve Net Zero’ya göre birincil enerji talebi 15 yıl içinde yükseliş sonrası durağan bir noktaya gelirken; Business-as-usual(BAU)’a göre 30 yıl boyunca talep artışı devam ederek, 2050’ye kadar, yüzde 25 oranında artışa sebep olacak.
Tüm senaryolarda önümüzdeki 30 yıl içinde petrol talebinde düşüş olacağı varsayılıyor: 2050’ye kadar BAU’ya göre yüzde 10, Rapid’e göre yüzde 55 ve Net Zero’ya göre ise yüzde 80’lik bir düşüş olabileceği belirtiliyor.
Yenilenebilir enerji de en hızla gelişen enerji kaynağı olarak görülüyor. 2018’de yüzde 5 olan yenilenebilir enerjilerin gelişimi 2050’ye kadar, Net Zero’ya göre yüzde 60, Rapid’e göre yüzde 45 ve BAU’ya göre yüzde 20 oranında büyüyor.
Senaryolarla ilgili ayrıntılarsa şöyle:
Rapid (Hızlı) senaryosuna göre, karbon fiyatlarında önemli bir artışın öncülüğünü yaptığı politika önlemlerinin getirilmesi; enerji kullanımından kaynaklanan karbon emisyonlarının 2018 seviyelerine göre 2050 yılına kadar yaklaşık yüzde 70 azalmasına neden oluyor.
Net Zero (Sıfır Emisyon) senaryosu, Rapid senaryosunun döngüsel ve paylaşım ekonomilerinin daha fazla benimsenmesi ve düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçiş gibi politika önlemlerinin; toplumsal ve tüketici davranışları ve tercihlerindeki önemli değişimlerle güçlendirildiğini varsayıyor. Bu durum, 2050 yılına kadar karbon emisyonlarındaki azalmayı yüzde 95’in üzerine çıkarıyor.
BAU (Mevcut Durum) senaryosu; hükümet politikalarının, teknolojilerinin ve toplumsal tercihlerin yakın geçmişte görülen bir tarzda ve hızla gelişmeye devam ettiğini varsayıyor. BAU senaryosunda, enerji kullanımından kaynaklanan karbon emisyonları 2020’lerin ortalarında zirve yapacağı, ancak önemli ölçüde azalmayacağı; 2050’deki emisyonların, 2018 seviyelerinin yüzde 10 altında olacağı varsayılıyor.
Hem Rapid hem de Net Zero senaryoları karbon fiyatlarında 2050’ye kadar, gelişmiş dünyada 250 dolar / ton CO2’ye ulaşılacağı ve gelişmekte olan ekonomilerde ise 175 dolar/ ton gibi önemli ölçüde bir artış olacağını varsayıyor. Bu oran BAU senaryosunda çok daha düşük; gelişmiş ekonomilerde 65 dolar/CO2 ve gelişmekte olan ekonomilerde 35 dolar/CO2 şeklinde karbon fiyatları ortaya koyuyor.